Tasarım, kentsel mekânların daha çok motorlu araçlar öngörülerek oluşturulmasına karşın kamusal mekânın sürekliliğinin kenti yaşanabilir kılan yegâne etken olduğu prensibiyle ele alınmıştır. Kamusal mekânların araç yolları tarafından çevrelendiği, sınırlı alanlar içerisinde kapalı kutular içinde kalan mekânlardansa, kentlinin kesintisiz veya en az kesinti ile kentte hareket edebildiği alanlar kurgulanması öngörüsü Tarsus Şelale İzleği projesinin ana kararlarından biri konumundadır. Tarsus Çayı ve Şelalesi’nin, kültürel turizm için zengin olan Tarsus coğrafyasına önemli bir doğal güzellik olarak eklemlenmektedir. Gerek Tarsus’ta yaşayanların gerek Tarsus’un turizmine şelalenin yaptığı katkı büyüktür. Fakat bu katkının potansiyelinin altında olduğu gözlemlenmektedir. Tüm bu bağlamlar ışığında Tarsus Çayı’nın kente sunduğu katkı, kent içerisindeki sürekliliğinin bir kamusal mekâna; ekolojik koridor niteliğine dönüşme potansiyeli hayata geçirilmelidir.
Nehirler, çaylar, denizler ve daha nicesini sayabileceğimiz su, tarihi çok öncelere dayanan birçok kent için kurulumunda ana öğe konumundadır. Su öğesinin kentlerin varoluşunda bu kadar önemli bir rol oynamasına karşın, kentlerin günümüzde su ile kurduğu bağ zayıftır. Tarsus ve Tarsus Çayı ilişkisi de bu önermeyi doğrular niteliktedir. Tarsus Çayı’nın potansiyelini ortaya çıkarmak adına, çayın hem yatağı hem de florası ile birlikte ekolojik bir koridor olması ve bu koridorun Tarsus’un doğasını korumak adına yapacağı katkı ile birlikte kamusal mekânların da kalitesi arttıracağı düşünülmektedir. Oluşturulacak ekolojik koridor, kentlinin Tarsus Çayı ile kuracağı ilişkiyi güçlendireceği görülmektedir. Koridorun üzerinde yapılacak noktasal çözümlerle mekânsal kalitenin artacağı öngörülmektedir.
Tarsus Çayı’nın ekolojik çeşitliliğine en büyük katkıyı sağlayan öğelerden biri olan Tarsus Şelalesi’ne komşu durumunda olan proje arazisi taşıdığı potansiyel bağlamında önemli bir konumdadır. Ekolojik koridoru ve şelaleyi deneyimlemek projenin temel kurgusu olarak görülmektedir. Projenin temel yaklaşımını açığa çıkarmak için ekolojik koridorun iki yakası ve doğu-batı yönelimiyle en fazla etkileşimi sağlaması gerektiği düşünülmüştür. Bu yaklaşım ışığında iki yakayı birbirine bağlayan ve koridoru görebileceği ve deneyimleyebileceği en fazla farklı açıya konumlanan İZLEK projesi açığa çıkmıştır. İzlek, yalnızca Tarsus Çayı’nı deneyimlemek ögesine odaklanmayarak, çayın oluşturduğu tüm floraya temas etmeye çalışmıştır. Tarsus Çayı’nın kültürel geçmişinde önemli bir yer tuttuğu düşünülen tarihi köprüler muhafaza edilmekte kalmayıp, aslına uygun hale getirilmek üzere yapılan tüm müdahalelerden arındırılıp gerek ekolojik koridorda gerekse İzlek projesinin noktasal önerisinde hak ettiği öneme kavuşturulması düşünülmüştür.
Tarsus Şelale İzleği projesi için seçilen form, Tarsus Çayı ve florası deneyimini noktasal olarak maksimize etmek adına panoramik bir görüntü elde etmenin en doğru yaklaşım olacağı fikrinden yola çıkarak 360° bir kütle önerisi seçilmiştir. Kapalı ve yarı açık mekânların 360°lik formun bütünlüğünü sağlayan saçağın altında konumlanması ve dairesel formun içerisinde ve dışarısında kalan mekânların sürekliliği sağlanması adına yürüyüşü kesintiye uğratmayacak biçimde kurgulanmıştır. Kütle parsel sınırları içerisinde olabildiğince Tarsus Çayı’ndan uzak konumlanması, ekolojik koridorun deneyimlenmesini kesintiye uğratmaması tercihinden kaynaklanmaktadır. Yarı açık ve açık alanların, kapalı hacimlere göre kamusal alanda bulunma ve ekolojik koridoru deneyimleme noktasında daha iyi bir tecrübe sunduğu düşünüldüğünden, bu alanlar öncelikli konumda bulunmaktadır.